top of page

Modanın İklim Değişikliğiyle Mücadele Etmek İçin Kullanılmayan Fırsatı

2020 yılının en popüler kelimelerinden biri olan Sürdürülebilirlik 2021 yılında da konuşulmaya devam ediyor. Şirketler, üreticiler, tüketiciler herkes bu kelimenin bir kenarından tutuyor, tutmaya çalışıyor veya tutuyormuş gibi yapıyor.


Tasarımcılar en yeni çevre dostu kumaşlarını sunuyor, markalar sertifikalı yeşil mağazalarını takdim ediyor. Ancak modanın gezegen üzerinde ki etkisini azaltmak için en büyük fırsatlar en görülmeyen yerde saklı kalmaya devam ediyor.


Herkesin dolabında en az bir tane olan tipik beyaz pamuklu t-shirt'ü baz alalım. En kısa haliyle pamuk yetiştirmeyle süreç başlar. Yetişen pamuklar toplanır ipliğe dönüştürülür. Ardından örme kumaş üretilir, boyanır, terbiye işlemlerinden geçirilir. Hazır giyim üretimi başlanır kesilip dikilmesiyle mağazalarda satılmak üzere satışa çıkarılır.


Bu adımların her birinin farklı derecelerde çevresel etkileri vardır. Peki sizce çevresel etkinin en fazla olduğu adım hangisidir?


Boyama ve terbiye adımı çevresel etkilerin çoğunluğunun meydana geldiği kısımdır. Bunun nedeni, tesislerin giysileri boyamak ve işlemek için büyük miktarda su, ısı ve kimyasallar kullanmasıdır.



Enerji tekstil sanayinde, üretim ve destek sistemlerinde elektrik ve ısıl enerji olarak kullanılmaktadır.


Üretim sistemleri; elyaftan ipliğe, iplikten dokuma ve örmeye, ardından bitim ve konfeksiyon işlemlerine uzanan süreçleri içerir. Destek sistemleri ise; tesisler için sıcak su, kızgın su ve buhar üretiminden, basınçlı hava ile tesislerin iklimlendirme sistemlerine kadar pek çok süreçte yine ısıl ve elektrik enerjileri kullanılır.


Isıl enerji ve elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı için birçok yeni imkân mevcuttur. Özellikle iklimlendirme tesisleri için başta güneş enerjisi olmak üzere rüzgâr, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir enerji kaynakları kullanım imkânları mevcuttur.


İklim aktivistleri, moda endüstrisinin emisyon hedeflerini Paris Anlaşması uyarınca karşılaması için bu adımdaki tedarikçileri yenilebilir enerji kullanılmasının zorunluluk olduğunu söylüyor. Fakat markaların sürdürülebilirlik adımlarında bu tesislerden nadiren bahsediliyor. Çünkü markalar tedarikçilerle nadiren doğrudan etkileşime girer ve ne tür ekipman kullandıklarıyla çok ilgilenmezler.


Peki çözüm nedir?


Öncelikle etkili bir izlenilebilirlik sistemine ihtiyaç var. Pamuk ekiminden ürün yaşam ömrünün sonuna kadar her bilgi şeffaf olarak izlenilebilmelidir. Kömürün ortadan kalkabilmesi için yenilebilir enerji kaynaklarının kullanımı arttırılmalıdır. Sürdürülebilir teknolojilerin kullanımı desteklenmelidir.


Tedarikçilerin kendi başlarına harekete geçmeleri için bazı mekanizmalar mevcuttur. Vietnam, Çin ve Hindistan'da bazı hazır giyim üreticileri, tedarikçileri daha temiz enerji kapasitesi oluşturmaya teşvik edebilecek yenilenebilir enerji satın almak için enerji satın alma anlaşmaları, uzun vadeli sözleşmeler kullanıyor. Küresel Moda Gündemi ve McKinsey 2020 raporunda, tedarikçilerinden daha yüksek kredi notuna sahip olan markaların bu anlaşmaları destekleyerek bu sürece yardımcı olabileceği söyleniyor.


Markalar elde ettikleri brüt kar marjının bir kısmını tedarik zinciriyle paylaşarak finansal olarak gerçekten ortak olursa, tedarik zinciri yenilik yapabilir.

Kâr paylaşımı açısından, markalar, tedarikçilerin enerjide verimli teknikler benimsediğinde kamuoyuna tanıtabilir, bu da ek işleri teşvik edebilir ve rakiplerin benzer değişiklikleri yapması için teşvikler yaratabilir.


Tekstil ve giyim endüstrisi ile moda endüstrisi oluşur. Moda markaları sürdürülebilir olmak istiyorsa öncelikle tekstil tedarik zincirinin sürdürülebilirliği tartışılmalı ardından susuz boyama, atık su geri kazanımı, elektrikli kazanlar, yenilebilir enerji satın almak gibi sürdürülebilir çözümler kullanılmalıdır.



 


Referans:





















37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page